10 Aralık 2009 Perşembe

NEREDESİNİZ ?


                    

                    Bugün ,sevgili Nilo'dan bir mail aldım....İçinde eski İstanbul'un karlı fotoğrafları vardı...
                    Aman Allahım,bir ağlama krizine girdim sormayın,durdurmaya çalıştıkça daha da arttı..
Aklıma çocukluğum,gençliğim geldi..Neye ağladığımı hala bilemiyorum.Yitip giden çoçukluğuma,gençliğime mi,yoksa İstanbul'un böyle nasıl yozlaştığına mı ?...
Biz  çocukluğumuzda ve gençliğimizde ,kışın tadına varırdık..Kar yağardı..Lapa lapa pamuk gibi..Şimdi gökyüzünden arada sırada  çamurlu bir acaip şey yağıyor..Adına da kar diyorlar..Çocuklarımız güzel karı sadece kayak merkezlerinde görüyor..
Ama biz,İstanbul'da görürdük o karı...Çıkar kardan adamlar yapardık.Yaptıklarımız öyle pıt diye erimezdi,bahçelerimizde günlerce bize, zeytin gözlerle gülerlerdi..Şimdikiler kardan adam bile yapmayı bilmiyorlar..
Biz ,Bağdat caddesinde kızaklarla kayardık...Şimdikiler dağa gitmiyorlarsa neredeyse kızağa'' bu alet, antik çağdan mı kaldı acaba'' diye bakacaklar...
         Yaaaaa...Sadece kar mı ? beni ağlatan...Yoooooo !!!!!
Biz sokaklarda oynardık, her evin bahçesinde bulunan çam ağaçlarına tırmanırdık ,biz bahçelerimizde çadırlar kurardık...Tüm Bağdat caddesinde bisikletlerimizle fink atardık .Hem de 9-10 yaşlarında...
        Daha mı beni ağlatan..Nerede  dondurmacı Süleyman amca,nerede her köşe başındaki pamuk helvacılar...Nerede ıvır zıvır oyuncak satan seyyar tezgahlar...Nerede o köşkler...Nerede ,yaz gelsin de gelsin diye dört gözle beklediğim yazlıkçı arkadaşlarımmmmmm......Nerede çam ağaçları,nerede tepesinden meyve yediğimiz meyve ağaçları...
       Nerede Bağdat caddesinin,bizi okula götürüp getiren hepsini tanıdığımız dolmuş şöförleri...Nerede club 33...Nerede Reşat club....Nerede denizin ortasında köfte yediğimiz sal..Nerede bütün gün yüzdüğümüz masmavi deniz...
        Ne oldu bunlara yaaaa....
Nerede komşularımız,nerede herkesin birbirini tanıdığı mahalleler semtler..Bunlar nereye ışınlandı?
        Yaaa,bütün bunları düşününce ben ağlamayayım da kim ağlasın..Hadi düşünün eski İstanbul'u ,ağlamazsanız bilin ki,İstanbul'lu olduğunuzdan şüphe ederim...

İstanbul'u dinliyorum,gözlerim kapalı.....
Şairin dediği gibi değil,yozlaşan İstanbul'u görmemek için gözlerimi kapatıp,sadece dinlemeyi yeğliyorum...



fulya

Hiç yorum yok: