31 Ekim 2009 Cumartesi

ÇOK EĞLENİYORLAR..


               Bu ne biçim hava böyle!!!! Gökyüzünün dibi delinmiş gibi....
               Poseidon,Thyphon,Alkyone sanki bir olmuşlar ,eğleniyorlar.Aralarında turnuva düzenlenmiş gibi..Düşünebiliyormusunuz , Zeus tahtında,yanında Artemis,Afrodit,Athena ,Apollon ve biricik karısı Hera..Bu hengameyi seyrediyorlar.Onlar çok eğleniyor belli,ama ya biz.....Poseidon'un hırsından dalgalar bütün sahili mahvediyor,tekneler zor durumda kaptanlar kafayı yiyecek..Alkyone ise estirip duruyor,ağaçlar köklerinden sallanıyor..Hele bizim evin önündeki kestane ağacı çok zor durumda..Thyphon'la Uranos ise elele vermişler,karartmışlar gökyüzünü..Sadece gökyüzünümü yooo,beni de kararttılar..
             Dedim ya, onlar çok eğleniyorlar...Ama bugün bende eğlenmek istiyordum..Kaç gündür grip yüzünden evdeydim.Tam belimi doğrulttum..Şöyle dışarı çıkıp sevgili dostum Gül ile  yemek ve latte programını düşlerken..Bu turnuva başladı..Yazık değilmi bana yaaaa...Tamam anladım şimdi onların eğlenme mevsimi başladı ama biraz erken değil mi ?
             Pandora da kutusunu açtı zaten...Hastalık,açlık,acımasızlık,kötülük yeryüzüne dağıldı...Vay anam vay!!!Kapat kız o kutuyu ..Sersem şey !!!Senin merakın yüzünden dünya mahvoluyor...
             Ben ,severim bunların Olimpus'taki eğlencelerini..Bayılırım Hera'nın takılarına,Afrodit'in güzelliğine...Hele hele o giysiler yok mu,bitiyorum valla...Ya içtikleri o şaraba ne demeli ...Ay ayyy ayyyy...
            Neyse,siz anladınız beni!!!Tozutturdum yine..Keyfim yerinde,Allah'ıma bin şükür...Sadece eğleniyorummmm...
           
        


fulya



                   

30 Ekim 2009 Cuma

MÜZİK


                           Canım Ersin yazın ortalarında ,Leonard Cohen konserine gittikten sonra,bloguna Basri hakkında çok güzel bir yazı yazmıştı..'' İlk Leonard Cohen şarkıları ile 1971 senesinde ağabeyim sayesinde tanıştım ,müzik tutkum da ağabeyim sayesinde başlamıştır''diye bir yazıydı bu . Basri'ciği acaip gururlandırmıştı...Ama hakettiği bir övgüydü bu...
                               Bundan birkaç yıl öncede ,benim canım kardeşim Ezel'de bir dergide kendisi ile yapılan röportajda  bugünkü müzik aletleri tutkusunun,Basri ile başladığından bahsetmişti.O zamanda Basri'ciğim çok gururlanmıştı..Ama bu da hakettiği bir övgüydü......
                            Evet,denilen gibi müzik bizim evimizin vazgeçilmezi..İyi aletler,1000'e yakın orjinal CD..
Bizde müzik öyle sessiz sedasız dinlenmez!!!!Yani çalınan her parçanın  hakkı verilir!!!Bir ara komşuların karakola şikayetlerinden polislerle kardeş gibi olmuştuk.Gece yarısı kapı çalınır,''Aman abi yine şikayet var lütfen biraz şunu kıs''diyen polis arkadaş eve  gelirdi.Bazen de insanlar evin önünde duvara oturup çalan müziği dinlerlerdi...Bizim evde çocuklar,yüksek sesli müzikle uyudular,müzik bitincede yaygarayı basarak uyandılar...     
                         Şimdi apartmanlı olduk..Artık tozutturarak müzik dinleyemiyoruz...Arasıra kaçamaklar oluyor..
                         Özlüyorum Cavitpraşa 21 'i...Evimi özlüyorum..Orada geçen yılları özlüyorum..Bahçedeki herşeyi çalan çingeneleri özlüyorum..Müzikten anlamayan komşuları özlüyorum..Camlardan içeri giren arkadaşları ..kısaca ben 21 ' i özlüyorum.... 


fulya
               

28 Ekim 2009 Çarşamba

MIRNAVVV

                .Biz 2000 senesine kadar bahçeli bir evde oturuyorduk,baba yadigarı.çok güzel bir evdi,sonra o çok yaşlandı  ve ''artık beni bırakın benden buraya kadar'' deyince maalesef biz de o güzelim bahçeye bir apartman kondurtmak durumunda kaldık..Düşündükçe içim sızlar..Ne anılar var o evde...Müzik sesinden rahatsız olup her gece eve polis yollattıran komşularımız...Gidip gelmekten yorgun düşmüş son çare kapıda yalvaran polis arkadaşlarımız...Sabahlara kadar içip bangır bangır müzik dinlediğimiz arkadaşlarımız..
                Ve de tabiki kediler....
Ben herhalde bundan önceki hayatımda kedi idim.Çünkü kedilere karşı zaafımın başka hiçbir nedeni olamaz...Senede iki kere bu kediler çiftleşirler ,en az 5 yavru doğururlar..Yavrularıda kapan bizim bahçeye atardı..Sabah bir kalkarım nerede hasta,sakat kedi varsa bizim bahçeye bırakılmış..Akıllı olan ne yapar?Umurunda olmaz..Çünkü bu gördüğü ilk kedi değildir ki..Ben ne yaparım?Deli gibi beslerim , isim takarım,ne akla hizmetse ve ne işe yarayacaksa gece yarısı elimde soğan sepeti,o bitince patates sepeti  o da bitince ayakkabı terlik dişi kedileri erkek kedilerden korurum..Neden mi ? O ahlaksız dişiler bir ağacın tepesine çıkarlar ,altlarındaki her dalda sıra bekleyen erkek kediler...Bir anda o zavallı kediyi koruma iç güdüsü ile fırlat Fulya soğanları patatesleri..Kafasına patatesi yiyen kedi kaçıp gelmez zannederdim tam eve gireceğim,bahçenin öteki yanından MIRNAVVV diye kart bir ses..Sanki ''canım kocan geldi ceee'' der gibi
geri gelirdi..Anlayacağınız Mart ayını ben o evde böyle geçirirdim..Şimdi apartmanlı oldukda  bu işlerden kurtuldum.Yaaa!!Ne üstüme vazifedir, kedilerin cinsel hayatına müdahale etmek...
              Yine bir gece,şiddetli bir fırtına ve yağmur ama nasıl anlatamam..Evimizin kazan dairesi dışarıda bir kulübede.(.Genellikle ben orayı görmezden gelmeyi tercih ederdim,çünkü börtü,böcek,akrep ne varsa orada..)Kulübenin damında daha önceden varlığını tespit ettiğim huysuz,agresif bir anne kedi ve yeni doğmuş 5 yavrusu....Fırtına şiddetlendikçe şiddetlendi,benimde ruhumdaki kedi düşkünlüğü azdı da azdı.Yavaşca sıcacık yatağımdan kalktım,aşağı kata indim feneri kaptığım gibi doğru bahçeye...Akıllı olan ne yapar ?Uyur...
Merdiveni kaptığım gibi doğru o yanından bile geçerken ürktüğüm kazan dairesinin üstüne..Şimşekler çakıyor..Deli gibi yağmur..Üstümde gecelik..Elimdeki torbaya yavruları doldurduğum gibi doğru sundurmaya..
O zalim korkunç anne kediden  bir tısss bile yoktu...Minnetle bana bakıyordu...Sonra mı iç çamaşırıma kadar ıslanmış vaziyette eve girip mutlu mesut yatmıştım.
              Şimdi siz de herhalde benim önceki hayatımda kedi olduğumu düşünmeye başlamışsınızdır..Değilmi?
Bu arada sevgili komşum Cem'in de kulaklarını çınlatayım.O meşhur gecede ,kendi pancurlarını kapatırken bir bakmış ki bizim bahçede biri ,elinde fener,merdiveni dayıyor..Bizimkilerin evine hırsız giriyor diye düşünürken bir şimşek çakmış ve o ışıkta üstümde gecelikle beni görmüş..Ertesi gün bana ''Yahu ödümü koparttın gece yarısı o yağmurda ne yapıyordun'' diye sormuştu...''Kedileri kurtarıyordum '' deyince saatlerce gülmüştü...
             Dedim ya ne yapayım..Kedilere düşkünümmmm... Onlara nankör derler... Ama ben nankörlere  bayılırım..Hayatımdan ister insan ister hayvan olsun hiç eksilmediler ki..Alışığım...






fulya

22 Ekim 2009 Perşembe

TAKINTI







                    Taktım bu kilolarıma.....
                    Ne yaparsam yapayım(tabiki diyet ve spor dışında çünkü bunlarla zayıflanılmazki) gram kilo veremiyorum..İnanın herşeyi yapıyorum..Sabah kahvaltı yok....Akşam üstü koca bir sandviç...Gece 11 'den sonra ne bulursan ye misali..Tatlı yiyiyorum üstüne canım tuzlu çekiyor onu da yiyiyorum.
Valla billa,kesinlikle su içmiyorum,meyve yemiyorum sebzeyi arasıra kaçamak yapıyorum,yinede gram oynamıyorum.
                   Kızıyorum ,bazıları zayıflayacağım diyor,iki ayda 10 kilo veriyor.Ne yapıyorlar hangi diyetisyene gidiyorlar merak ediyorum.
                  Azimliyim,sonunda son iş olarak metobolizmamı
da yavaşlatmaya çalışacağım,bakalım bu sefer
ne olacak.Artık ümitsizliğe kapıldım!!!!Sonunda pes edeceğim.Diyet yapacağım,bol su içeceğim,düzenli spor yapacağım..Böylece kiloma kilo katıp oturacağım..Belki böyle mutlu olurum.
                  Ne demişler''THİNK RED''........



fulya

GEÇMİŞ,GEÇMİŞTİRRRR


                   Uzun zamandır dikkatimi çekti.Biz ve bizim yaşımızdakiler(yani söylemesi zor 50'lik çıtırlar,kıtırlar)sürekli birbirimize eski şarkılar yollar olduk..Yeni yetmelerin ağzıyla''naftalinlikleri''.Haklılar valla..hakikaten çok eskiler...Bir de aramızda ''ooooo,süperrrr ,aaaa ne kadar eskileri hatırladım'' gibi de yorumlar yapıp elden ele dolaştırıyoruz..
                 Yaaaa!! Bu şarkıcıların hepsi hala hayatta,yepyeni bir sürü parçalarıda var.Onları niye birbirimize yollamıyoruz ki..Bilmiyoruz da ondan...Artık müzik filan dinleyecek zamanda yok,onları akılda tutacak hafızada yokkk.....
                  Haa,tabiki birde yeni sanatçılar var,muhteşem şarkılar dolaşıyor radyolarda ,ama çoğumuz bunları bilmiyoruz..Hani kazara yolumuz düşüp de (şaşkın tavuklar gibi oturduğumuz) barlarda,gençlerimizin cayır cayır yanarken bizim de ''Ayy ben de eskiden güneşe bir yatardım ,marsık gibi yanardım''diye düşündüğümüz beach lerde dinlediğimiz onlarca parça var ki,hepsi çok güzel,ama biz inatla onları bırakıp hala eskileri birbirimize yolluyoruz..
               Bizim bu eski parçalarda hatıralarımız var çümkü...Eski yaşanmışlıklar var...
Tamam bunları unutalım demiyorum,zaten unutamayızda,ama geçmiç ,her şey de geçmiştir.Şarkılarda bile....
              Bu arada unutmadan söyleyeyim..İnsan yaşlandıkça,çok eskileri hatırlarmış.Şimdi daha iyi anlıyorum,anneannem (yaş 98)3 yaş civarını çok iyi hatırlıyor , ama Efe'ciğim (yaş 10) sabah yediğini hatırlamıyor...
              Ben ise hatırlamak istediklerimi çok iyi hatırlıyorum,istemediklerim ise tam fransız...Anlarsınız ya.........



fulya

















































               

21 Ekim 2009 Çarşamba

GÜLEYİM BARİ !!!!






                      Biz kadınları genellikle aptal zannederler...Hahahaaaa güleyim bari.!!!!
                      Halbuki bizim aklımız her şekilde çalışır.Bu arada hiç feminist değilimdir,hatta erkek üstünlüğünüde her konuda olmasada kabul ederim.Ama  konu aklımız olursa,orada herkes bir dursun bakalım.
                     Biz istersek,şeytana bile pabucunu ters giydiririz!!!
En saf görünüşümüzün bile altında sebebler vardır.O görüntü aslında beynimizin yüzde yüz çalışmasının kamuflajıdır..
                    Bence bizi en çok kızdıran şey de aklımızla dalga geçilmesidir.Haksızmıyım!!!!!Haklıyım haklı,her zaman olduğu gibi..
                  



fulya

55 MİNİK YAVRU


                       Sevgili arkadaşım Mira'dan bugün bir mail aldım.Hasdal barınağında 55 tane minicik köpeği
öldürmüşler.Hem de ne canice anlatamam..
                       Bu nedir ya!!!Bu nasıl insanlıktır!!!Bu nasıl cahilliktir!!!..Bu nasıl gaddarlıktır!!!
                       Anne kedi ölüyor ,başka bir anne köpek ,kedi yavrusuna süt annelik yapıyor.Bunlara hayvan diyoruz..Kedi ile köpek düşmandır diyoruz..En büyük düşman bence insanoğlu..Bırakın korunmasız yavru köpekleri,kendi ırkından bile olanları yok ediyor..Valla bazen insan olduğumdan utanasım geliyor.Çünkü biz
kainatın en acımasız varlıklarıyız.
                        Biz akıllıyız diyoruz!!Aklımız sadece yok etmekte..Tüketmekte..Neyi yok ettiğimizi  veya tükettiğimizi  düşünmüyoruz bile.
                        Neyse...Bu konuda daha fazla birşeyler yazmayı canım hiç istemiyor..Çünkü tatlı olmayacak.Böyle kıyımları duydukça,içimdeki  tüm iyi duygular yok oluyor...Dedim ya insan olduğumdan utanasım geliyor!!!


fulya

20 Ekim 2009 Salı

BULANDIRMAYIN

              
                               Bu sabah uyandığımda,daha kargalar bile kalkmamış ,o meşhur kahvaltılarını yememişdi,Hatta erkek kargalar traş bile olmamıştı.Ben de o kadar  mutluyum ki böyle kalkmaktan,dişlerim jilet gibi,biri bana günaydın der ise gülümsemeye kalktığımda o dişlerin yapabileceklerini düşünmek bile istemiyorum...Kestane ağacındaki sevgili kuşum için bile erkendi ki,ortalıkta yoktuuuu....Anlayacağınız bu sabah müthiş bir kalkma şevki ile uyandım....

                             Yaşam koçları (bu ne demekse,yeni modaaa) hayatınızı rölantiye alın,bazı işlerinizi rafa kaldırın diyorlar,,Tamam da,rafa kaldırmak içinde bir emek vereceksin.Ben titiz kadınımdır.Öyle pat diye birşeyi rafa kaldıramam.Yıkayacağım,ütüleyeceğim,katlayacağım vs.. rafa kaldıracağım.Sonra da onlar orada o kadar cazip pırıl pırıl bana bakarken ''yok burada dursun,yaşam koçum bana bir müddet bunları rafa kaldır'' dedi diye kullanmamazlık edemem.Öyle ben de ilgi çekmeyecek şekilde buruşuk ve kirli şekilde işleri  rafıma kaldıramayacağıma göre (dedim ya titizimmm) bu iş bana göre değil..
...                       ''  Zor güzeli bozar '' derler.Yok ya!!Beni öyle zor mor da bozamaz,,Ben dayanıklıyımdır,taş gibi..Yorgunluk nedir bilmem  yaaa!! Şu çıtır yaşımda nereden çıktı bu.!!!.
                           Daha yapılacak çok iş var..Zeyno,Efe,anneciğim,sevgili dikenli goncam Basri....
                           Yaşam koçlarına da ,zorlara da başlarım ben.!!Benim daha çok yapacak işim var..Kafamı
bulandırmayınız....
  fulya                            

19 Ekim 2009 Pazartesi

VAZGEÇEMEDİĞİM!!!



                  
                           Bu karikatüre bayılıyorum...
     Hakikaten bu kadar ısrarla içince ,sigaranın üstünde kibarca''Sigara öldürür'' yazısı çok abes kaçıyor,Bu
''İç geber'' bence bana az bile...Daha kötü şeyler yazmalı..''Ölünce mezarında ters dön'',''Hortla'' filan gibisi
belki daha etkili olabilir..Tahminlerime göre,yakında Türk sigaralarının üzerinde ''Cin çıkar çarpılırsınız,yakmadan önce Cin kovma duası okumayı ihmal etmeyin'' veya ''İçerseniz ,cehennem azabı çekersiniz'' ya da ''Besmele ile içilmez'' filan yazılabilir...Bakın,ben böyle şeylerden çok ürkerim..Hele hele cin min işinden acayip tırsarım...Günün birinde sigarayı bırakırsam,araştırın bakın sigaraların üzerinde bunlar yazılmaya başlanmıştır,yoksa ''İç geber'' filan bana vız gelir,hele hele o kibar ''Sigara öldürür'' yazısı beni gaza bile getiriyor...


fulya

NATOOOO!!!

                      Nato;
                      Ne zannettiniz? Yoksa akşamın bu saatinde Kuzey Atlantik Pakt'ınımı yazacağımı düşünüyorsunuz? Yok ,yok merak etmeyin.Böyle ciddi şeyleri düşünecek ve yazacak kadar aklım çıtır değil!!!!
                     Bu Nato,benim minik kuşum Zeyno'mun bakıcısı..İlk gördüğüm gün ''nerelisin''diye sordum,bir
şey söyledi ama anlayamadım ve üstelemedim.Bana ne ya!!memleketinden...Genelde kafa hareketlerinden anlayıp anlamadığını çözüyorum.bir de arasıra şöyle bir gözlerini pörtleterek bakışı var sormayın gitsin.Ben diyeyim 90 kilo siz deyin 100 kilo ,enine boyuna ...Anlayacağınız mini mini bir tombul kuş.Ama hakkını yemiyeyim Zeyno'mu çok seviyor ,,hiç birimizin anlamadığı acaip bir dilden o koca gövdeye yakışmayan çok ince bir sesle ona şarkılar söylüyor.Galiba agucuk filan türünde birşeyler,benim parmak meleğim de o böyle
şakıyınca ,ya susuyor ya da afaganlar basıp daha çok ağlıyor..Valla kız büyüyünce bu kadından korkabilirde,Aman yine abarttım..Nato işte,taş gibi kadın...
                 Nato 'yu düşününce aklıma hep ''Nato kafa ,nato mermer'' lafı geliyor .Bu da ne demekse..Herhalde akıllı kadın,sağlam kadın gibi bir şey olsa gerek...Yoksa yoksa,taş kafa mı demek...
Aman allahım!!Ben bu kadını ne kadar seviyorum yaaaaa....Öleceğim derdimden..


fulya

18 Ekim 2009 Pazar

Yaş 15

                   

                    Bugün ,aklıma birden çok çok eskiler geldi.
Yeni yeni genç kızlığa adım attığım zamanlar,hiç düşünmeden yaptığım çocukça hatalar..Mesela okulu hiç sevmez,ilk fırsatta kırmaya çalışırdım,her defasında da okulu kırdığımı ben eve gelmeden önce babam duyar,neredeysem gelir beni bulurdu,geriside malum tabii,büyük cezalar...Ha ha ha..Ama beni tekrar denemekten hiç bir şey alıkoyamazdı.Kısacası yaramazdımmm....
Babamın bunları nasıl bildiğine akıl sır erdiremezdim ve beni takip ediyor zannederdim.Halbuki o zamanlar Bağdat caddesinde oturan herkes birbirini tanırdı,bu yüzden de babamın herşeyden haberi olurdu.Ama tabii benim bunları çözmem birkaç senemi almıştı.Sevgili babam kulakları çınlasın..O herzaman meraklıydı,hala da meraklı..KGB ajanı gibidir valla.Az çektirmedi bana,tabiki bende ona....
                Bağdat caddesi deyince,çoğunuz bilir meşhur Club 33 'vardı..O yaşlarda,İstanbul'da iyi kar yağardı.Bizde akşamları Club 33'ün yokuşunda kayardık..Ne eğlenceydi ama...Sevgili Müjdat kulakların çınlasın.Bütün kız babalarının en güvendiği arkadaşımız...Onunla her yere izin vardı.Şeytan tüyü vardı onda...
Babaları dize getiren tüylerden...Laf aramızda o da bu tüylerini iyi kullanırdı ya sormayın gitsin..Sinir şey,başkasının parmaklarıyla burnunu karıştırmak en sevdiği şakaydı,sordum hala bazen bunu yapıyormuş.Senelerin unutturamadığı,sevgili dostum..
             Mira vardı,Ayşım,Nilüfer,Figen,Nur,Tabiki rahmetli Beril'im..Unutulmayan vazgeçilemeyen arkadaşlar..
            Yapılan  yaramazlıklar,komik flörtler,
Mira ile Divan Pastahanesine oturup ön iki dişimizi siyah kaş kalemi ile boyayıp,hoşlanmadığımız bizi kesen çocuklardan kurtulma numaraları.
Rahmetli Beril ile Baylan maceraları...
Platonik aşklarımızı sürekli takip işleri...
            Sonra,büyüdük.Hem de bir anda.Göz açıp kapayıncaya kadar (benimkisi nasıl bir gözse 35 sene bir kırpmada geçti).Herkes yoluna gitti..Hepimizde çoluk çocuk..Göbekler bomba gibi,saçlarda bol miktarda ak...Ama biliyorum ki,hepimizin ruhu aynı,aslında ben onlara baktığımda o kır saçları,göbekleri,koca kalçaları görmüyorum.Gözümün önünde hep onlar 15 yaşında..Deli dolu,çılgın,komik..
        
 fulya             

17 Ekim 2009 Cumartesi

Hayat

                Hayat  ne garip,insanın elinde yakaladığı narin bir kelebek gibi....
Avcunu fazla sıkarsan öldürürsün,açarsan uçar gider...Yani kelebeği yakalayıpta ona sahip çıkma yolun yok..Tıpkı ömrüne sahip çıkamadığın gibi...Sana ne kadar biçildi ise o kadar avcunda.Hani derler ya'' güzel yaşa''..Düşününce hak veriyorum,hakikaten güzel yaşamalı...
             Dünü hiç düşünmeden!!Bugününü yaşamak lazım.Yarın,öbür gün,daha sonraki gün belkide hiç olmaz..
             Ne bu böyle !!Nereden çıktı bu ''bu günü yaşa'' düşüncesi ya!!!.
Arkadaşlar,siz bana bakmayın.Herşeyi yaşayın,dünü de yarınları da..Öyle benim kafamda esen karayele inanmayın ya .Benim ruhum kara bu gün.İlerisi için programlar yapın.İçinde sevgi olsun,aşk olsun,azıcık nefret azıcık intikam olsun,pembe olsun,grileri de katmayı unutmayın.Kısaca herşey olsun.Ama en önemlisi hayatınızın içine kendinizi katmayı unutmayın.
          Şimdi aklıma sevgili anneannemin bir lafı geldi.Hapşırınca ona ''çok yaşa'' derdik,o da bize kızarak
''bana çok yaşa demeyin,iyi yaşa deyin''diyerek her defasında söylediğimizi düzeltirdi.O şimdi 98 yaşında.Sağlıklı ve iyi yaşıyor.Hayatına hep sıkı sahip çıktı.


Güzel kalın.
fulya

15 Ekim 2009 Perşembe

SABAH

              
                          Sabahın o puslu,nemli,karanlık havasını görünce ''eyvah'' dedim kendi kendime.Zaten yataktan çok zor kalkmıştım.Efe okula gidince,tekrar o sıcacık yatağıma girip,saat 11.30'a kadar uyurum diye düşündüm.Ama ne mümkün...Önümüzdeki kestane ağacındaki bir kuş ( ki bu bana birkaç sabahtır fena taktı)
başladı şakımaya ama ne şakıma,valla dakika tuttum ,8 dk öttü.Hadi gel de uykuya devam et..Ne mümkün..  Aslında sevmeye başladım bu kızı (kız diyorum çünkü ancak bir dişi bu kadar ısrarcı olabilir)beni güne erken başlatıyor,nerede olduğunu görebilmek için balkona çıkıyorum böylece mis gibi sabah havasıda aldırıyor,lafın kısası sanki bu kuş benim sıhhatimi kolluyor......
                      Sıhhat deyince aklıma şu meşhur domuz gribi geldi yine.Ben bu işe fena takıldım.Evde bir sürü önlemler aldım.Her yerde dezenfektan sıvılar,kolonyalar..Valla  Efe'nin ellerini hoşalatmaktan çocuğun elleri buruştu..Eee ne yapalım,bu grip ,hem de domuz gribi  ,adı üstünde iyi bir şey olsa adını domuz koyarlarmıydı hiç...Ay !! acaba biraz sosyetikleşmek için ben buna ''Pig gribi ''mi desem... Şaka bir yana eğer  denildiği gibi aşı için kobay olarak düşünülmediysek bu iş çok ciddi .Ne demişler:''Dikkat edelim,dikkat ettirelim''.
         
İyi gün görün.

fulya

DELİ MİYİM ,NEYİM BEN !!!!!

                   Bu blog oluşturma işi nereden aklıma geldi bilemiyorum....
Tıpkı oluşturmaya başladığım güzel günün gecesindeki lodos fırtınasının verdiği zararlar gibi ,bu blog da bende kalıcı arızaya neden olacak gibi gözüküyor...Tam 3 gündür uğraşıyorum,blogumu oluşturdum,yazmaya başladım ama bana ulaşabilen yok...Nasıl oluyor bu, aklım almıyor.
                 Yoksa yoksa ,ben ulaşılamaz bir kadınmı oldum ne?Yoksa doğuştan yazarmıydım ne?Ayyy yoksa beni sabote mi ediyorlar ne?
                 Ben size söyledim.''Bu blog sevdası bende arızalara sebeb olacak diye''.Şimdi ne dediğimi anlıyorsunuzdur...
                 Ne azim ama .Vazgeçmeyeceğim.Burada bir gün gelecek benim deli saçmalarımı okuyacaksınız!!!!Ne yazacağımı soracaksanız,valla bende bilemiyorum,göreceğiz birlikte..
  Hepiniz güzel kalın.



fulya