28 Ekim 2009 Çarşamba

MIRNAVVV

                .Biz 2000 senesine kadar bahçeli bir evde oturuyorduk,baba yadigarı.çok güzel bir evdi,sonra o çok yaşlandı  ve ''artık beni bırakın benden buraya kadar'' deyince maalesef biz de o güzelim bahçeye bir apartman kondurtmak durumunda kaldık..Düşündükçe içim sızlar..Ne anılar var o evde...Müzik sesinden rahatsız olup her gece eve polis yollattıran komşularımız...Gidip gelmekten yorgun düşmüş son çare kapıda yalvaran polis arkadaşlarımız...Sabahlara kadar içip bangır bangır müzik dinlediğimiz arkadaşlarımız..
                Ve de tabiki kediler....
Ben herhalde bundan önceki hayatımda kedi idim.Çünkü kedilere karşı zaafımın başka hiçbir nedeni olamaz...Senede iki kere bu kediler çiftleşirler ,en az 5 yavru doğururlar..Yavrularıda kapan bizim bahçeye atardı..Sabah bir kalkarım nerede hasta,sakat kedi varsa bizim bahçeye bırakılmış..Akıllı olan ne yapar?Umurunda olmaz..Çünkü bu gördüğü ilk kedi değildir ki..Ben ne yaparım?Deli gibi beslerim , isim takarım,ne akla hizmetse ve ne işe yarayacaksa gece yarısı elimde soğan sepeti,o bitince patates sepeti  o da bitince ayakkabı terlik dişi kedileri erkek kedilerden korurum..Neden mi ? O ahlaksız dişiler bir ağacın tepesine çıkarlar ,altlarındaki her dalda sıra bekleyen erkek kediler...Bir anda o zavallı kediyi koruma iç güdüsü ile fırlat Fulya soğanları patatesleri..Kafasına patatesi yiyen kedi kaçıp gelmez zannederdim tam eve gireceğim,bahçenin öteki yanından MIRNAVVV diye kart bir ses..Sanki ''canım kocan geldi ceee'' der gibi
geri gelirdi..Anlayacağınız Mart ayını ben o evde böyle geçirirdim..Şimdi apartmanlı oldukda  bu işlerden kurtuldum.Yaaa!!Ne üstüme vazifedir, kedilerin cinsel hayatına müdahale etmek...
              Yine bir gece,şiddetli bir fırtına ve yağmur ama nasıl anlatamam..Evimizin kazan dairesi dışarıda bir kulübede.(.Genellikle ben orayı görmezden gelmeyi tercih ederdim,çünkü börtü,böcek,akrep ne varsa orada..)Kulübenin damında daha önceden varlığını tespit ettiğim huysuz,agresif bir anne kedi ve yeni doğmuş 5 yavrusu....Fırtına şiddetlendikçe şiddetlendi,benimde ruhumdaki kedi düşkünlüğü azdı da azdı.Yavaşca sıcacık yatağımdan kalktım,aşağı kata indim feneri kaptığım gibi doğru bahçeye...Akıllı olan ne yapar ?Uyur...
Merdiveni kaptığım gibi doğru o yanından bile geçerken ürktüğüm kazan dairesinin üstüne..Şimşekler çakıyor..Deli gibi yağmur..Üstümde gecelik..Elimdeki torbaya yavruları doldurduğum gibi doğru sundurmaya..
O zalim korkunç anne kediden  bir tısss bile yoktu...Minnetle bana bakıyordu...Sonra mı iç çamaşırıma kadar ıslanmış vaziyette eve girip mutlu mesut yatmıştım.
              Şimdi siz de herhalde benim önceki hayatımda kedi olduğumu düşünmeye başlamışsınızdır..Değilmi?
Bu arada sevgili komşum Cem'in de kulaklarını çınlatayım.O meşhur gecede ,kendi pancurlarını kapatırken bir bakmış ki bizim bahçede biri ,elinde fener,merdiveni dayıyor..Bizimkilerin evine hırsız giriyor diye düşünürken bir şimşek çakmış ve o ışıkta üstümde gecelikle beni görmüş..Ertesi gün bana ''Yahu ödümü koparttın gece yarısı o yağmurda ne yapıyordun'' diye sormuştu...''Kedileri kurtarıyordum '' deyince saatlerce gülmüştü...
             Dedim ya ne yapayım..Kedilere düşkünümmmm... Onlara nankör derler... Ama ben nankörlere  bayılırım..Hayatımdan ister insan ister hayvan olsun hiç eksilmediler ki..Alışığım...






fulya

Hiç yorum yok: